TÜSİAD Perakende Çalışma Grubu Raporuna Göre Perakende Pazarının Geleceği
TÜSİAD Perakende Çalışma Grubu tarafından hazırlanan ve “Perakende Pazarının Geleceği ve Küresel Trendler” başlığıyla sunulan rapor, tüketici tercihlerinin nasıl şekilleneceği konusunda çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
30 ülkede toplam 23 bin kişi ile gerçekleştirilen çalışma, ikinci el alışverişin, fiyat hassasiyetinin ve markaların yenilikçilik çabalarının önemli olduğunu gösteriyor. Tüketicilerin yüzde 78’i markaların paket boyutlarını küçülttüğünü ancak fiyatın aynı kaldığını ya da daha yüksek olduğunu fark ediyor. Ayrıca, markaları satın alma kararlarında önemli bir etken olarak görmeyenlerin oranı yüzde 35 iken, markaların tüketici ile güçlü bağ kurduğunu düşünenlerin oranı yüzde 12 olarak belirtiliyor.
Gelecekte daha fazla ikinci el ürün satın alma eğiliminde olduklarını belirten tüketicilerin oranı ise yüzde 39 olarak raporda yer alıyor.
Küresel Perakende Pazarı 18,6 Trilyon Dolara Ulaştı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım, Gıda, Hizmetler Yuvarlak Masa Başkanı İzzet Özilhan, dijitalleşmenin ve otomasyonun iş yapış biçimlerini dönüştürdüğünü vurgulayarak, küresel perakende pazarının 2024 yılında 18,6 trilyon dolara ulaşacağını söyledi. Özilhan, Türkiye’de perakende sektörünün GSYH içindeki payının yüzde 14’e yaklaştığını ve sektörün 10 milyondan fazla kişiye istihdam sağladığını belirtti.
Özilhan ayrıca, tedarik zincirinde esnekliğin, sürdürülebilirliğin ve yapay zekâ destekli çözümlerin artık öncelik kazandığına dikkat çekti.
Tarımsal Destek Yunanistan’da 12, Türkiye’de 3 Milyar Dolar
Etkinlikte düzenlenen “Perakendenin Küresel Rotası: Uluslararası Dinamikler ve Yerel Yansımaları” panelinde konuşan Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, işlerin yüzde 80’inin tarım ve hayvancılık ile ilgili olduğunu belirterek, sağlığın önemine vurgu yaptı. Özpamukçu, dünyada ve Türkiye’de genel bir bireyselleşme trendi olduğunu ve bu eğilimin perakende sektörünü de etkilediğini ifade etti.
Özpamukçu ayrıca, “Enflasyonla mücadelede sadece talebi kısarak değil, arzı artırarak da düşünebiliriz. Türkiye’deki tarımsal destek 3 milyar doları geçemezken Yunanistan’ın 12 milyar dolarlık destek verdiğini göz önünde bulundurmalıyız. Bu farklılıkların neden olduğu maliyet farklarıyla ilgili kavgaları bırakmalıyız.” şeklinde konuştu.